Her sabah olduğu gibi bu sabahta yaşam mücadelesi için yollardayız.O kadar çok derdimiz o kadar çok sıkıntımız var ki bilemezsiniz. İşe patrondan önce yetişmek en önemli şey dünyadaki. Yolda hızla giderken ıslattığımız çocuktan, trafikte karşıdan karşıya geçmeye çalışan ihtiyar teyzeye tahammül etmekten, ağaçta kalmış kediden her şeyden önemli patrondan önce işe varmak.
Bir düzen kurduk kendimize, bir duvar ördük ve asla değişmez kurallar koyduk. Asırlarca yetecek kadar paramız,kalamayacağımız kadar çok evimiz oldu en başta. Sonra ayrılmaya ve uzaklaşmaya başladık çevremizdekilerden. İlk başta çocukluk arkadaşımızı işe aldık.Beraber ekmek arası peynir yediğimiz, iki taştan kale kurup maç yaptığımız, ellerimizi kesip kan kardeşi olduğumuz (Kardeş olduğumuz) insanları işe aldık. Herkes bizi taktir etti ama farkında olmadıkları beraber peynir ekmeği sokak kaldırımında yediğimiz kardeşimizle aynı yemek hanede oturup ayrı masalarda yemek yedik.Toplumsal statü farkı. İşte o zaman değerlerimiz değişti. Oysaki herkes işini iyi yapsa yeterliydi. Değerlerimizi, inançlarımızı,sevdiklerimizi değiştirdik sonra. Gücü kullanırken adaletli olmaktan da vazgeçtik.
Sonra her sabah yataktan kalkar kalmaz koşturmaya başladık. Yoldaki çocuk, ışıktaki yaşlı teyze, ağaçtaki kedi bir yana.Robotlaşmış bir şekilde, kendi kendimizi bile dinlemeden sokakta açtık gözlerimizi.Oysaki bir dilim ekmek doyura bilir, bir sıcak göz oda ısıtabilir, her dolmuş götürebilir bizi istediğimiz noktaya. İnsan çalışmalı elbette ama yaşayacak kadar. İnsan ilk başta insan olmalı hissetmeli, duygulanmalı, yaşamalı insan gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder